Anahtar Kelimeler: alacağın temliki, garanti sorumluluğu, alacak devri, alacağın varlığı, borçlunun ödeme gücüne sahip olması, kusursuz sorumluluk, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)
TBK m. 183-194 arasında düzenlenen alacağın temliki (devri) kurumu, mevcut bir alacağın, borçlunun rızasına gerek olmadan, bir sözleşmeye dayanarak devredilmesi, dolayısıyla da alacaklının değişmesidir. Bu devir neticesinde alacak hakkı, alacağı devralan üçüncü kişiye geçer. Alacağı devralan, devreden alacaklının temsilcisi olmayıp, artık bizzat alacaklı olur ve alacak üzerinde tasarruf etme yetkisini de kazanır. Bununla birlikte bu işlem üçlü taraf ilişkilerinin bir türü olması sebebiyle birtakım riskler de içermektedir. Zira alacağı devralan, satım sözleşmesinde olduğu gibi satın aldığı şeyi kontrol etme imkanına sahip değildir. Devredilen alacağın esasen doğmamış veya ileride doğmayacak olması ya da doğmuş olmakla birlikte devir anında sona ermiş olması bu gibi risklere örnektir. Ek olarak, alacağı devralan kişi, çoğu zaman hiç tanımadığı bir kişi olan borçlu ile muhatap olduğundan, söz konusu alacak mevcut olup, geçerli olarak devredilmiş olsa bile borçlunun ödeme gücünün bulunmaması halinde alacağı devralanın alacağına kavuşamama riski bulunmaktadır. İşte bu gibi sakıncaların önüne geçmek isteyen kanun koyucu, bir edim karşılığı yapılan alacak devirlerinde alacağı devreden kişinin garanti sorumluluğunu düzenlemiştir. Buradaki temel düşünce, cismani varlığı olmayan bir alacağı temlik alan tarafın korunması ihtiyacıdır. Alacağını bir edim karşılığı olmadan devreden kişinin herhangi bir garanti sorumluluğu bulunmamaktadır. Zira burada devreden taraf, o alacağın beklentisinden devrettiği taraf lehine vazgeçmiştir. Devralan açısından ise devredilen alacak bakımından herhangi bir risk söz konusu değildir. Oysa bir edim karşılığı devirde ise alacağı devralan kişi henüz tahsil etmediği bir alacak için belirli bir karşılık verme fedakarlığında bulunarak bir risk altına girmektedir. TBK m. 191/1 uyarınca, devreden, devralana karşı, devir sırasında alacağın varlığını ve borçlunun ödeme gücüne sahip olduğunu garanti eder. Kanun koyucu burada devredene, kusurlu olup olmadığından bağımsız bir garanti sorumluluğu yüklemiştir. Ancak eğer alacak, karşılığında bir edim alınmadan devredilmiş ya da kanun gereği başkasına geçmişse, devreden veya önceki alacaklı, alacağın varlığından ve borçlunun ödeme gücünden sorumlu olmayacaktır.
Alacağın varlığından sorumlu olmak, alacağın doğmuş ya da ileride doğacak olduğunu ve devir esnasında sona ermemiş olduğunu ifade eder. Örnek olarak borçlunun, devralana karşı zamanaşımı ya da ödemezlik def’inde bulunması veya alacağın doğduğu sözleşmeyi iptal etmesi halinde alacağı devralan, alacağına kavuşamaz. Bu kapsamda, alacağın varlığından sorumlu olan devreden, borçlunun def’ilerini veya alacağın mevcut olmadığını bilmese de sorumlu olacaktır. Ancak belirtmek gerekir ki var olan bir alacak usulüne göre devredilmiş olmasına rağmen ödeme gücüne sahip olan borçlu, borcunu ödemiyorsa alacağı devredenin garanti sorumluluğu doğmaz. Çünkü alacağı devralan taraf, kanun hükmü uyarınca, bu alacağın tahsili için gerekli çabayı harcamakla yükümlüdür. Devralan, üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen alacağını tahsil edememişse işte o zaman borçlunun ödeme gücünden yoksun olduğu kabul edilecek ve devredenin garanti sorumluluğu gündeme gelecektir.
Alacağı bir edim karşılığında devralan, garanti yükümlülüğü bulunan devredenden aşağıdaki taleplerde bulunabilecektir:
Ancak belirtmek gerekir ki alacağını bir edim karşılığı devredenin garanti sorumluluğuna ilişkin getirilen hükümler emredici olmayıp düzenleyici niteliktedir. Yani taraflar, bu hükümlerin aksine düzenleme yaparak kanunun devredene yüklediği riskleri devralan tarafa geçirebileceklerdir.
Kaynakça: Eren, Fikret: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 18. Baskı, Ankara 2015 Aksoy, Hüseyin Can: Alacağı Temlik Edenin Kanundan Doğan Garanti Sorumluluğunun Ekonomi Hukuku Prensipleri Işığında Değerlendirilmesi